Sevgili Dostlar, çok geçmiş olsun. Hepimizin içi yanıyor, sizin ise hayatlarınız yandı, bugüne kadar kurduklarınızı sel aldı götürdü. Çok üzgünüz. Çok zordu yaşadıklarınız. Umarım siz ve aileniz güvendesinizdir artık. Tüm canların bir an önce güvende olacakları korunaklı alanlara ulaşmalarını umuyorum. Kayıplar için hepimiz çok üzgünüz.
Herkesin bu süreçte deneyimi farklı. Bazılarınız direkt maruz kaldı, bazılarınız sadece yakınlarda korkuyu hissetti. Uykularınız bozuldu, beslenmek belki aklınıza bile gelmiyor. Yaşamsal tehdit bittikten sonra yaşadıklarınızı gözünüzü kapattığınızda tekrar tekrar yaşar gibi oluyorsunuzdur. Bazı fizyolojik tepkiler de gelişmiş olabilir. Şaşırmayın kendinize.
Bu çok zor deneyim sırasında yaşanan güçlü duyguların sonrasında yerini akut Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na bırakma ihtimali yüksek.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu kişinin baş etmeyi başaramadığı, yaşanan gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır yaralanma, kişinin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden bir durumla karşılaşması, böyle bir duruma tanık olma gibi ağır travmatik bir deneyimin ardından oluşan ağır bir anksiyete bozukluğudur.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu;
kişinin ileri derecede korku ve çaresizlik içinde olması, şahit olduğu durumu istemediği halde imgeler, düşünceler veya algılamalar şeklinde tekrar tekrar yaşaması, travma ile ilgili uyaranlardan kaçınması, kimi zaman aynı deneyimi yaşayacakmış gibi veya yaşıyormuş gibi hissetmesi, travmaya kısmen benzeyen durumla¬ra veya uyaranlara maruz kaldığı zaman yoğun psikolojik ve fizyolojik tepkiler göstermesi, genel bir duyarsızlık (apati) içinde olması gibi belirtileri göstermesi ile tanımlanan bir bozukluktur.
Maruz kalınan olay ile ilgili kâbuslar, travmanın yaşandığı yer ve travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçış ve travma ile ilgili korkular, uyku bozuklukları, depresif düşünceler, kaygı belirtileri, travmanın aniden tekrar yaşanıyor gibi olması, kişiyi düşünce olarak da travma ile ilgili rahatsız eden düşünceler şeklinde şikâyetler oluşur. Travmayla ilgili duygu ve konuşmalardan kaçınma, ilintili kişiler, etkinlik ve yerlerden uzak durma çabası; travmanın önemli bir yönünü anımsamama, eskiden önemsenen etkinliklere karşı ilgi ve katılımda azalma; insanlardan uzaklaşma, yabancılaşma, sevememe, bir geleceği kalmadığı duygusu eşlik eden semptomlardır. Bunlara ek olarak uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede güçlük, öfke patlamaları, odaklanmada zorluk, huzursuzluk ve kuvvetle irkilme tepkileri gözlemlenebilir. Travmanın şiddetini attıran en önemli etken kişinin dayanıklılık ve olaya yüklediği anlam şeklidir.
İlk etapta zede alan en önemli duygu güvendir. Ayağınızın altındaki zemini birileri çekmiş gibi hissedersiniz. Bugüne kadar kurduklarınızın yok olduğunu görmek ağır, haklısınız.
Duygularınızı baskılamayın, yokmuş gibi yapmayın.
Yaşadığınız travma ile ilgili duygularınızı ifade edin. Bu süreçte aileniz, dostlarınız sizi sarıp sarmalayacaktır zaten. Siz de ailenizi, dostlarınızı sarıp sarmalayacaksınız. O kadar çok insan bu travmaya maruz kaldı ki.
Bu süreçte karar vermek için acele etmeyin. Algılama ve değerlendirme mekanizmanız doğal olarak bozuldu. Biraz zamana ihtiyaç var. Bırakın yaşananlar biraz geride kalsın. Zaman çok önemli.
Travmatik fotoğraf ve videolardan uzak durun. Sosyal medya bazen bize hayatı kolaylaştırsa da böyle durumlarda çok gereksiz uyaran oluşturuyor. Özellikle çocuklarınızı bundan uzak tutun. Yaşamsal tehdit bittikten sonra çocuklarınızı mümkün olduğunca hızlı bir şeklide günlük rutinlerine döndürmek için olabilecek şartlar altında elinizden geleni yapın. Bunu sadece çocuklarınız için değil, kendiniz için de mutlak uygulayın.
Mümkün olan en kısa zamanda profesyonel destek alın. Yaşadığınız travmanın hayatınızı olumsuza yönlendirmesine izin vermemek sizin elinizde. Yas tutma sürecinden sonra hayatı yeniden şekillendirmeniz kendiniz, çocuklarınız, dostlarınız, yaşadığınız topraklar için çok önemli. Hep birlikte başaracağız.
Umut etmekten sakın vazgeçmeyin.
Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
15 Ağustos 2021