İşlenmesi en zor konulardan birisi de sevdiğimiz birini hayatımızdan uğurlamaktır. Özellikle geçtiğimiz günlerde ülkemizde meydana gelen deprem felaketlerinden sonra birçoğumuz için maalesef yakınlarımızın vefatı, köklerimizin kaybını işlememiz gereken yas süreci başladı. Sevdiklerimiz, can dostlarımız, köklerimiz kayıp gitti hayatımızdan.
Ölümün travmatik yönleriyle ilgili kalıcı, genellikle rahatsız edici düşünceler, imgeler veya duygular (örneğin, ölen kişinin acısının boyutu, korkunç yaralanmalar, ölüm için kendini veya başkalarını suçlama), ölen kişiler ile ilgili anılara tepkiler de dahil olmak üzere ortaya çıkabilir.
Beklenmedik bir şekilde sevdiklerimizin ani ölümü ve böylesine büyük bir acıya tanık olmak yas sürecini karmaşıklaştıracaktır. Yas belirtileri daha şiddetli ve daha uzun sürebilir. Yas, travmatik yasa dönüşür.
Depremde ölen yakınlarımıza, yok olup giden köklerimize veda bile edemedik. Ayrılığın kuvvetli acısını derinden yaşıyoruz. Kaybettiklerimizle yaşamayı, derin kederimizi ifade etmeyi öğrenmek zorunda kalıyoruz. Sadece ölümün kendisi değil, gerçekleşme biçimi de bizi dehşete düşürüp, yoğun bir acı yaşamamıza neden oldu. Yas evrensel bir deneyimdir. Sevilen birinin ölümüne verilen insani bir tepkidir. Böyle travmatik ölümler sıradan bir yas değil, travmatik yas yaşamamıza yol açar ve bu çok zorlayıcı olabilir.
Yas, herkesin kendine özgü bir biçimde deneyimlediği bir süreçtir. Beklenenden uzun sürse de kendimize ve sevdiklerimize yas tutma ve sabırlı olma izni vermeliyiz.
Yasın pek çok ifadesi vardır.
Burada önemli olan yasın zamanla katlanılabilir ve acının azalıyor olmasıdır.
Yası bir süreç olarak anlamak önemlidir. Herkes kendince tutar yasını. Ölen kişi ile olan ilişkimiz, ölüm koşulları, öğrenmiş olduğumuz başa çıkma stratejileri, geçmişte yaşadığımız travmalarla nasıl başa çıkmış olduğumuz ve sosyal çemberimiz yaşanan yasın yoğunluğunu ve süresini etkiler.
Bu süreçte hayatımızın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını fark ediyoruz. Zamanla yaşadıklarımızı anlamayı ve maalesef hayatımızın bir parçası olmasına izin vermeyi öğreneceğiz.
Kişi ölümün gerçekliğini kavramakta zorlanır bu ilk evrede. Bu süreç birkaç saat ile birkaç hafta arasında değişir. Kişi yaşadıkları karşısında donuk, şaşkın, hatta tepkisiz olabilir. Boşluk ve gerçek dışılık duyguları yaşanabilen bu süreçte hatırlama güçlükleri ve bedensel belirtiler kendini gösterebilir.
Bu evrede kişi yaşadıklarının acısını giderek daha fazla hisseder, derin üzüntü ve yoğun özlem duyguları yaşar. Ölenlerin ardından ağlama yoğunlaşır. Öfke, huzursuzluk, korku, heyecan, odaklanma zorluğu, ilgi duyulan ve keyif alınan şeylere yönelik isteksizlik yaşanır. Zihin sıklıkla ölümle meşgul olduğu bur evre günler, haftalar boyu sürebilir.
Bu evrede kişi ölen sevdiklerinin, yok olan köklerinin geri dönemeyeceği gerçeğini giderek daha net fark eder ve ümitsizlik, çaresizlik duyguları ortaya çıkar. Buna bağlı olarak yorgunluk, bitkinlik, isteksizlik ve ilgi kaybı belirgindir.
Aylar içinde ölümün kesinliği ve sonuçları kabullenilmeye başlar, kişinin özlem ve üzüntüsü azalmaya başlar. Ölen kişinin son dönemdeki acı verici anıları yerini paylaşılmış güzel anılara bırakmaya başlar. Kişi yavaş yavaş yaşananlardan önceki haline dönmeye başlar, yaşamını yeniden düzenler, geleceğe dair yeni hayaller, umutlar ve yeni planlar oluşturmaya başlar.
Yas sürecinde baş ağrısı, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, yutkunmakta zorluk yaşıyormuş gibi hissetme, açlık hissi, bulantı, kusma, kabızlık, ishal, nefes darlığı, çarpıntı, adet düzensizliği, kaslarda seğirme, gerginlik, kasılmalar, uyku bozuklukları, iştahta değişiklik, halsizlik, yorgunluk gibi fiziksel tepkiler verebilirsiniz.
Yaşananları inkâr etme, üzüntü, ağlama, özlem, öfke, güvensizlik, tedirginlik, hatta aklınızı kaçıracakmış gibi hissetme, genel hayat isteksizliği, hiçbir şeyden zevk alamama, genel olarak duyguları hissedememe, geleceğe dair kocaman bir boşluk, umutsuzluk, karamsarlık, yalnızlık ve çaresizlik gibi duygusal tepkiler geliştirebilirsiniz.
Hayat ve ölüm kavramlarını sorgulama, ölen yakınınızın hala yaşadığını hissetme, sesini duyma, hayalini görme gibi karmaşık tepkiler verebilirsiniz.
Ölen yakınızı, ölümü sık sık düşünme, hatta düşünmeye engel olamama, kendini suçlama, kendine kızma, pişmanlık, dehşet anını tekrar tekrar hatırlama, dikkatini toparlamakta zorlanma, bellek sorunları gibi bilişsel tepkiler oluşturabilirsiniz.
Amaçsız ve aşırı hareketlilik, kendini tamamen başkalarına yardıma adayarak kaybın acısından kaçınma, çevreden uzaklaşma, başkaları ile görüşmek istememe, ölen yakınının eşyalarına, bulunduğu mekanlara gitme ya da buralardan uzak durmaya çalışma, mezara sık sık gitme ya da hiç gidememe, alkol kullanma gibi davranışsal tepkiler geliştirebilirsiniz.
Yas sürecinde beslenme, barınma, özbakım gibi temel gereksinimlerinizi karşılayıp, uykunuzu düzene koymaya gayret gösterin.
Kendinizi güvende hissedeceğiniz bir ortamı oluşturmaya çabalayın.
Üzüntünüzü, acınızı, sıkıntı, öfke, çaresizlik gibi duylarınızı dile getirmekten çekinmeyin.
“Güçlü ol”, “Hayat devam ediyor”, “Yakında geçecek, bitecek”, “Çocuklarının sana ihtiyacı var.” gibi cümleler iyi gelmez bu süreçte. Bu manasız cümleler yerine, yaşanan duyguları içtenlikle anlamaya ve paylaşmaya çalışın.
Yası yaşayan kişi ile konuşurken yaşananların gerçekliğini vurgulayan bir dil kullanın. Sevdiğinin uçtu gitti, ya da melek oldu gibi hafifletici ifadeler yerine ölmek fiilini kullanın, di’li geçmiş kullanın.
Kültürü ve inancı doğrultusunda cenaze ve yası ile ilgili törenleri yapmasına olanak sağlayın.
Ölen kişi olmaksızın yaşayabilmek ve bağımsız kararlar alabilmek için var olan sorunları belirleme, farklı seçenekleri konuşmasına destek verin, baş etme yollarını öğrenmesinde yardımcı olun.
Fevri kararlar alıp uygulamaması, serinkanlı kalabilmesi için destek verin.
Sosyal destek sisteminin o muhteşem faydasını oluşturun.
Tüm bunlara rağmen acınız zaman içinde azalmak yerine artarsa, 6 aydan uzun sürerse, günlük yaşamınızı, ilişkilerinizi etkilemeye, yeni tepkiler oluşmaya başlarsa mutlak profesyonel bir destek almanın zamanı gelmiş demektir.
Profesyonel destek ile öncelikle iç ve dış güvenliğinizi, hayata güveninizi yavaş yavaş yeniden kazanmanız çok önemlidir. Yapılandırılmış yeni bir günlük rutin ile belirli bir öngörülebilirlik oluşturmayı, kendi duygularınıza izin vermeyi ve yönetmeyi yavaş yavaş yeniden öğrenirsiniz. Becerilerine, özkaynaklarınıza erişip kendinize iyi bakmayı öğrenirsiniz.
Yaşadığınız bu büyük travma ve sonrasında takip eden travmatik yas süreci için profesyonel destek almayı ihmal etmeyin.
Tüm iyi insanlar tek yürek, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
19 Şubat 2023