Deprem ve Sonrası

Korkunç şeyler yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Birçoğumuz ailemizi, çok yakınlarımızı kaybettik. Evet, doğal afet. Afete yapılacak bir şey yok. Ama insan eliyle afet bölgesinde yaşamla ilgili yapılabilecek çok şey varken, yapmadık. İnsan eliyle yaptığımız inşaatlar mezar oldu. Durmadılar, doymadılar, sonuç bu oldu.

Bu bilinmezliklerin içinde dayanmaya, ayakta kalmaya çalışıyoruz. Ülkenin büyük bir kısmı tek yürek, elinden geleni sonuna kadar yapmaya, her tür desteği vermeye çalışıyor.

Depremde vefat eden sevdiklerimiz, deprem bölgesinde yaşayan ailelerimiz, arkadaşlarımız, depremin tekrar yaşanacağı endişesi, arama, kurtarma çalışmaları, enkaz kaldırma çabaları….

Ayağımızın altından zemin kaymışken, her an tekrar kayabilir kaygısını yoğun olarak yaşarken hayatta kalanlar için ilk etapta fiziksel ihtiyaçların temel insanı düzeyde karşılanabilmesidir önemli olan. Barınma, beslenme, tuvalet ve hijyen ihtiyaçları önceliklidir. Sonra da güvenlik ihtiyacı.

Tüm bu süreç yaşanırken birincil travmalar çok şiddetli yaşanıyor. İkincil travmalar ise daha az şiddetli.

Bu kadar büyük, sarsıcı bir travma sonrası temel ihtiyaçların karşılanması, günlük düzenin yeni bir eksene oturması beden ve zihinsel sağlığımızın tekrar inşası için en önemli adımdır. İlk yaraların sarılmasından sonra, yaşanan travmanın kabullenilmesi, yaşamın yeniden anlamlandırılması ve kalınan yerden yaşamsal sorumluluklara yeni rutinler oluşturarak devam edilmelidir.

Yaşadığınız fiziksel zorlukların yanı sıra psikolojik olarak da etkilenmiş olmanız çok doğaldır. Deprem bölgesinde olan herkes benzer duyguları yaşıyor. Hatta deprem bölgesinde olmayanlar bile ikincil travma etkileri yaşıyor.

Deprem bölgesinde olanlar sıradan bir korku yaşamadı, dehşeti yaşadılar. Bu dehşeti yaşayanlar tıpkı sizin gibi kendisini çaresiz hissetti. Yoğun korku, ne yaptığınızı, nerede olduğunuzu bilememe, kafa karışıklığı, otomasyon merkezine inmiş davranışları düşünmeden yapma, duygu hissedememe, tepki verememe gibi tepkiler geliştirmişsinizdir muhtemelen.

Yakınlarınızın yittiğine şahit olduğunuzda ani ve şiddetli tepkiler vermiş olabilirsiniz ya da hiç tepki göstermeden donakalmış, ağlayamamış, üzüntünüzü ifade edememiş olabilirsiniz. Yakınlarınızın kaybını kabul edeme, inkâr etme, her an dönecekmiş gibi hissetme doğal eşleşenlerdir. Öfkelenirsiniz, isyan edersiniz, sorumlu gördüğünüz herkesi suçlamak isteyebilirsiniz.

Bu aşamaya kadar uzmanlığa ihtiyaç duymadan verilen psikososyal destekler önemli ölçüde fayda oluşturur.

Bu aşamadan sonra yaşanan Travma Sonrası Stres Bozukluğu kendini kuvvetle gösterecek ve bireyler ve aileler için profesyonel desteğe ihtiyaç oluşacaktır.

Bazı insanlar bu yeni durumu kabullenir, içsel dengelerini yeniden yapılandırır ve yaşama yeni dinamiklerle devam eder. Bazı insanlar ise yaşadığı bu travmanın etkilerini uzun zamanlar yaşamaya devam eder.

Profesyonel desteğe ulaşana kadar yaşadıklarınızı sizi dinleyebilecek yakınlarınızla konuşmaktan kaçınmayın. Sosyal destek sisteminiz olan aileniz, arkadaşlarınız, komşularınız ile olumlu ve destekleyici ilişkilerinizi sürdürün. Duygularınızı yok saymayın. Paylaşın. İlk günlerde uykusuzluk, iştahsızlık, bir şey yapmak istememe, halsizlik, çaresizlik, umutsuzluk hisleri olağandır. Bu nedenle sakinleştirici/yatıştırıcı ilaç ya da alkol kullanmayın, uykunuz günler içinde düzelecektir.

Travma yaratan olay sürekli olarak zihinde, rüyalarda canlanır. Travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma, duygusal küntleşme, yaşama yönelik umutsuzluk, uyku bozukluğu, öfke ve huzursuzluk yaşanır. 4 haftayı aşan bu sıkıntılar sosyal, iş ve aile yaşamını sekteye uğratır.

Bu sıralar yaşadıklarınızı tekrar tekrar yaşıyor gibi hissedebilir, yaşadıklarınızı rüyalarınızda tekrar tekrar görebilirsiniz. Depremin travmatik etkileri tekrar eden bir biçimde zihnimizde resim resim canlanır. Sürekli o anları tekrar yaşar gibi oluruz. Konfüzyon, yoğun korku, suçluluk duyguları, öfke, yoğun üzüntü, çaresizlik, sürekli irkilme gibi duygular uzun bir süre eşlik eder. Uyku ve odaklanma sorunları yoğundur.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu mutlak profesyonel destek alınması gereken bir durumdur.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu kişinin baş etmeyi başaramadığı, yaşanan gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır yaralanma, kişinin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden bir durumla karşılaşması, böyle bir duruma tanık olma gibi ağır travmatik bir deneyimin ardından oluşan ağır bir anksiyete bozukluğudur.

Ülkemizin yaşadığı son deprem felaketinden sonra birçok depremzedenin önümüzdeki süreçte yaşaması muhtemel bir durumdur Travma Sonrası Stres Bozukluğu.

Depremin yaratmış olduğu yoğun korku, tekrar eden bir biçimde zihnimizde resim resim canlanmasına, sürekli o anları tekrar yaşar gibi olmasına yol açar. Konfüzyon, suçluluk duyguları, öfke, yoğun üzüntü, çaresizlik, sürekli irkilme gibi duygular uzun bir süre eşlik eder. Uyku ve odaklanma sorunları yoğundur.

Travmayla ilgili duygu ve konuşmalardan kaçınma, ilintili kişiler, etkinlik ve yerlerden
uzak durma çabası; travmanın önemli bir yönünü anımsamama, eskiden önemsenen
etkinliklere karşı ilgi ve katılımda azalma; insanlardan uzaklaşma, yabancılaşma,
sevememe, bir geleceği kalmadığı duygusu eşlik eden semptomlar olarak örnek
verilebilir. Bunlara ek olarak kişide öfke patlamaları, odaklanmada zorluk, huzursuzluk ve kuvvetle irkilme tepkileri de gözlemlenebilir. Travmanın şiddetini attıran en önemli etken, kişinin dayanıklığı ve olaya yüklediği anlamdır.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan kişinin sürecinde terapist, ilk etapta oluşan travmatik deneyimi inkâr mekanizmasının ortadan kalkması yönünde çalışır. Kişinin yaşadığı travma ile ilgili hissettiklerini ifade etme ve anlatması yönünde cesaretlendirilerek gelecekle ilgili planlar yapması kuvvetle desteklenir.

Depremzedelerin bundan sonraki yaşamında tüm bu yaşanılanların kalıcı izler bırakmaması için mutlak profesyonel destek alınmalıdır.

Geçmiş olsun Ülkem diyoruz, da geçmiyor işte.

Elimizden geldiğince ayağa dikilme vakti. Kendimize ihtiyacımız var. Başkalarının da bize ihtiyacı var. Birbirimize omuz vererek çıkacağız bu zor günlerden.

Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
15 Şubat 2023

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir