Duygu Özürlü Partnerleri Seçmekten Kendimizi Nasıl Kurtarırız?

Önce duygu özürlüleri tanımlamış sonra da neden durup durup yanlış partneri seçtiğimiz konusunda konuşmuştuk. Bugün de gelin duygu özürlü partnerleri seçmekten nasıl kendimizi kurtaracağımızı konuşalım.

Tekrar tekrar duygu özürlü partnerleri seçiyor olmanızdaki tek ortak paydanın kendiniz olduğunun farkında mısınız? Bu farkındalık tedirgin edici olduğu kadar gücünüzü de hissetmenizi sağlayacaktır. Bu da demektir ki bu patern sizinle başlar sizinle biter. Bu paterni değiştirecek tek kişi sizsiniz.

Neden duygu özürlü partnerler seçtiğinize bir önceki yazımızda bakmıştık. Kısacık hatırlayalım (https://www.meltemkavcarsirmali.com/yine-mi-yanlis-partner/ ya da https://onlineterapist.com/5913-2/ )

  1. Büyürken ilk ilişki modeliniz, yani anne-babanızın ilişkisi

Anne-babanızın ilişkisine bakın. Onların ilişkisinden neler öğrendiğinizi görün. Öğrendiklerinizin partner seçerken sizi nasıl yönlendirdiğini fark edin.

  1. Bağlanma paterniniz

Hangi patern ile bağlanmış olduğunuzu keşfedin. Size bakım veren kişinin (yaygın olarak anneler malum) sizinle nasıl bir bağ oluşturduğunu, duygu aktarımlarını nasıl oluşturduğuna dönün bakın.

  1. Kendi duygu özürlü tarafınız

Siz acaba duygularınızı kendinize ne kadar açıyorsunuz? Ya başkalarına? Duygularınızı açmanın bedeli ne oldu geçmişte? Ya da duyguları açmanın ne demek olduğunu hiç mi öğrenme şansınız olmadı?

  1. Kendinizi kurban olarak görmeyi seçmeniz

Kendinize acımak size kendinizi neden iyi hissettiriyor? Kurban olmayı neden tercih ediyorsunuz? Kurban olmak size nasıl bir fayda sağlıyor?

  1. Her ne pahasına olursa olsun yalnız kalmamak

Yalnız kalmak neden bu kadar acı verici, neden bu kadar ürkütücü? Yalnız kaldığınızda ne oldu? Ya da kim yalnız kalınca ne yaşadı geçmişinizde?

  1. Yara bandı olmayı seçmeniz

İhtiyaç duyulmak sizin için neden önemli?

İhtiyaç duyulunca mı ancak birinin hayatında önemli olacağınızı düşünüyorsunuz?

Geçmişteki yaralarınızı tanıyor musunuz? Farkında mısınız darbelerinizin? İyileştirmeye çabaladığınız yaralarınızı tanımlamak için çalışın. Kalıcı bir ilişki istemenize rağmen duygu özürlü partnerler seçiyorsanız, bilinçli isteklerinizle bilinçaltı inançlarınız arasında ciddi bir kopukluk var demektir. Büyürken bize bakım veren kişi ile benzer özellikler taşıyan partnerlerin bize çekici geldiği bir gerçek. Duygusal özürlü partner seçerek aslında geçmişinizde neleri tamir etmeye çalıştığınızı keşfedin. Büyürken ebeveyninizin biri ya da her ikisi tarafından onay ve kabul almadan büyüdüyseniz, dışarıda bırakılmanın acısını tanıyın, tanımlayın. Yüzleşin acınızla. Onay ve kabul almadığınız, yeterince sevilmediğiniz partnerler seçerek acınızı tasdik etmeyin. İyileşmek için kendinize izin verin. Kendinizi sarıp sarmalayın. Şefkati hakkediyorsunuz, sevilmeyi hakkediyorsunuz. Önce siz kendinizi sevmelisiniz. Sevilmeyi öylesine hakkediyorsunuz ki. Yeter artık kendinizden sevginizi, şefkatinizi esirgediğiniz.

Dönüp bir bakın bakalım, geçmişte ne zamanlar benzer duygular yaşamıştınız. İlk duygusal özürlü partneriniz ile görüşmeye başladığınızda açığa çıkan ilk duygularınızı bulmaya ve isimlendirmeye çalışın. Sonra o duyguları yaşamınızın hangi dönemlerinde ilk hissettiğinizi bulun. Kafa karışıklığını, utanç, suçluluk ya da istenilmemeyi, reddedilmeyi ne zaman ilk yaşadığınızı hatırlamaya çalışın. Bu durumun sizin için ne anlama geldiğini ve nasıl yorumladığınıza bakın. “Yeterince iyi değilim.” mi, “Sevilmeye layık değilim.” mi, yoksa “Sevilecek kadar önemli değilim.”  mi? Sonra da bu geliştirdiğiniz inancın ilk ne zamanlara dayandığına bakın, çocukluğunuza dönün, bu inançları ilk deneyimlediğiniz zamanlara dönün. Dönüp bakın ki, bu inançlarınızın sizi nasıl duygusal özürlü partnerlere ulaştırdığını görün. Bu inançlarınızı bilincinize çıkartın, farkına varın. Bunların neden hatalı olduğunu görün bilincinizde. Sonrasında da inancınızı yeniden şekillendirin. Siz elbette ki sevilmeye, istenmeye çook ama çok layıksınız. Siz çok iyisiniz, siz çok güzelsiniz, siz çok sevilesisiniz.

Olmazsa olmazlarınızı listesini yapın.

Kırmızı çizgilerinizi belirleyin. Sınırlarınızı tanımlayın. Nerelerde neden esneyebileceğinizi, nerelerde sınırlarınızın çok net olduğunu tanımlayın. Bu sınırların geçilmesine izin verdiğiniz eski ilişkilerinize dönün bakın ve izin vermenizin karşılığında hangi bedelleri ödediğinizi hatırlayın. Önceki duygusal özürlü partner tecrübelerinize bakın ve aslında ilişkinin nerelerinde ve nasıl bu duygusal özürlülüğün kuvvetli sinyallerini görmenize rağmen gözünüzü kapattığınızı, kafanızı çevirdiğinizi keşfedin. İlişki içindeki iletişimin tutarsızlığına, bir türlü plan yapamamaya, plan yapılsa bile son anda hep bir şeylerin çıkıp planın bir türlü gerçekleşmemesine, duygusal özürlü partnerinizin mesajlarının ne kadar tutarsız ve kafa karıştırıcı olduğuna. Dönün, bakın, görün ve kuvvetli sinyaller olarak kaydedin. Sonrasında da kendi sınırlarınızı listeleyin. Örneğin görüştüğünüz kişi size 24 saatten uzun bir sürede cevap veriyorsa ya da siz bir program yapacağınızı düşünür ve beklerken hiç ses çıkmıyorsa, aradığınızda da arkadaşları ile beraber olduğunu söylüyorsa… Bunlar esnemeye müsait alanlar olmamalı. Yeni bir ilişkiye başladığınızda bu listeyi gözünüzün önüne bir yere koyun ki, yine bu kuvvetli sinyallere gözünüzü, kulağınızı kapatmayın, bakmaya ve görmeye cesaret edin.

Hoşlandığınız kişinin sizin için doğru kişi olup olmadığına hayallere kapılarak, yanlış yorumlar yaparak karar vermeyin. İçinizde bir şeyler kıpırdadığında hemen hayatınızın aşkı olduğuna, sizin için doğru insan olduğuna karar vermeyin. Bekleyin, gözlemleyin ve görmeye cesaret edin. Duygusal özürlü insanları çekici bulma paterninizin tekrar ortaya çıkıp çıkmadığına bakın. Kendinize dürüst olun.

Görür görmez vurulmadığınız, kendinizi ona çekiliyor hissetmediğiniz birileri ile görüşün.

Şans verin. Birkaç kere görüşün. Önyargılarınızı rafa kaldırdığınızda o kişilerden birisi sizin için çekici hale gelecektir.

Önyargılarınızı rafa kaldırmayı başarıp yeni birisi ile görüşmeye başladığınızda şu soruları sormanızda fayda olacaktır:

  1. Kendinizi bu kişinin yanındayken nasıl hissediyorsunuz?
  2. Fiziksel olarak çekici geliyor mu bu kişi size?
  3. Bu kişide sevdiğiniz neler var?
  4. Bu kişide size daha önceki duygusal özürlü partnerlerle ilgili bir şeyler çağrıştıran bir şeyler var mı?
  5. Kırmızı çizgilerinizi ihlal edecek yaklaşımları, davranışları gözlemliyor musunuz?
  6. Bir arkadaşınız size bu kişi ile birlikte olduğunu söylese, bu ilişkiyi onaylar ve destekler miydiniz yoksa arkadaşınızın bu ilişkisi için endişelenir miydiniz?

Bu farkındalık ve sormaya cesaret etmeniz gereken sorular duygusal özürlü partner seçme paterninizi kırmanızı ve değiştirmenizi sağlayacaktır.

Unutmayın siz değerlisiniz, siz özelsiniz, siz hep iyiliklere, güzelliklere layıksınız. Önce siz kendinizi sevin. Siz kendinizi sevin ki sizi gerçekten sevecek olan partnerleri kendinize layık görün.

Dr.phil. R. Meltem Kavcar Sırmalı

24 Kasım 2020