“Evlilik, bir kadın ve bir erkeğin kanunlar önünde kanunların uygun gördüğü biçimde, bir akit çerçevesinde oluşturduğu birlikteliktir.” diye tanımlamıştık evliliği ve sonrasında da sormuştuk: “Gerçekten evlilik bu cümledeki tanımdan mı ibarettir? Evet, doğru, evlilik, birbirini seven iki kişinin ilişkilerini, resmi kılmalarıdır da bu resmi kılma aynı zamanda evliliği kalıcı da kılar mı?” diye.
Bir evliliği kalıcı kılacak olanlar listesi kendinizi, partnerinizi, evliliğinizi gerçekçi bir şekilde değerlendirip tanımaya cesaret etmekle başlar.
Haydi, biz de başlayalım doğru soruları sormaya:
- Hangi sebeplerle evlendiğiniz konusunda kendinize dürüst olun.
Önceki yazıda sormuştum “Neden evleniyorsunuz?” diye. Hemen herkes “Sevdiğim için” diye cevap vermiştir büyük bir ihtimalle. Gerçekten sevdiğiniz için mi evlendiniz / evleniyorsunuz? Bu sevginin içinde birazcık da olsa kendinize ait bir eviniz olsun, devamlı ebeveyninizle izin konusunda çatışmayın, kendi düzeninizi oluşturun, ekonomik olarak kendi geleceğinizi kendiniz kurmak zorunda kalmayın, çocuk sahibi olabilin, vb. gibi düşünceler yok mu? Ne dersiniz? Bu sorunun cevabını verirken dürüst olun, en azından kendinize, başkalarına istediğinizi söyleyebilirsiniz. Beklentilerinizi gerçek nedenlerinize göre oluşturursanız, hayal kırıklığı yaşamazsınız. Ama sadece sevdiğiniz için evlendiğinizi söylerseniz kendinize, diğer beklentileriniz karşılanmadıkça oluşan hırçınlığınızı, kırgınlığınızı anlamlandıramazsınız.
- Farklı çatılarda doğup büyümüş farklı cinsiyetten canlı türleri olduğunuzu unutmayın.
İkiniz de farklı evlerde doğup büyüdünüz. Her ikinizin evinin kuralları, ilişki şekilleri, iletişim kuralları birbirinden farklı. Biriniz sabah kalkar kalkmaz duşunu alır, tip top hazırlanılan bir evde doğup büyümüştür, diğeriniz sabahları güne başlamak için miskin miskin dolaşma alışkanlığının olduğu bir evde. Biriniz özel günleri kutlayan bir aile yapısından geliyorsunuzdur, diğeriniz özel günlerin önemsenmediği bir yapıdan. Bu örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabiliriz. Evlilik farklılıkların bir arada yaşanabildiği ve şu meşhur “asgari müşterek”in bulunduğu bir birlikteliktir.
Bundan daha önemlisi ise ikinizin farklı cinsiyetlerden olmasıdır. Kadının ve erkeğin dünyaya, ilişkiye bakışları ve algıları birbirinden o kadar farklıdır ki. Haydi, birkaç örnek verelim: bir erkek bir odaya girip bir süre kaldıktan sonra dışarı çıktığında odada neler olduğunu sorun. Size “koltuk vardı, masa vardı” diye cevap verir ve odadaki tüm elektronik aletleri sayar. Bir kadına aynı soruyu sorun. Koltuğun döşemesinin deseninden başlar, duvardaki çerçevenin renginden çıkar. Erkekler detayları pek algılamazlar, daha çok bütün ile ilgilidirler. Kadınlar ise detayları net bir biçimde kaydederler. Erkeğe bir şey söylediğinizde, o söylediğinizi olduğu gibi alır. Kadına bir şey söyleyin, aslında ne demek istediğiniz üzerine kafa yorar. Kadınların bilgiyi alıp işleme biçimi de erkekten çok farklıdır. Kadınların nöronları erkeklere göre çok daha hızla birbirine bağlandığı için, kadınların oluşturduğu sebep sonuç ilişkileri muhteşemdir, hatta sıklıkla şaşırtıcı ve bazen de çok ilginçtir.
Elinizden geldiğince birbirinizin farklılıklarını anlamaya çalışın. Sadece sizin öğrendiklerinizin doğru olamayacağını, evliliğinizde kendi ortak doğrularınızı oluşturmanız gerektiğini unutmayın. Birbirinize hoşgörü ile yaklaşın.
- Her iki taraf da sağlıklı olmalı.
Tabii burada fiziksel sağlıktan bahsetmiyoruz, psikolojik olarak sağlıklı olmalı. Aksi takdirde bu patolojiler bir evliliği kaçınılmaz biçimde bozacaktır. Psikolojik sıkıntılar röntgen, MR, ultrason gibi tetkik yöntemleri ile teşhis edilemediği için, yok sayılırlar genellikle. Hâlbuki son derece sıradanlaştırdığımız depresyon örneğin, algı ve dolayısıyla değerlendirme mekanizmanızı bozacağı için en basitinden sağlıklı iletişim kurmanızı engelleyecektir. Ya da kaygı bozukluğunuz sinyalleri yanlış değerlendirmenize neden olacaktır. Fiziksel sağlığınızı korumak için nasıl gerekenleri yapıyorsanız, psikolojik sağlığınızı korumak için de ciddi bir çaba göstermelisiniz.
- Evlilik bir erk savaş alanı değildir.
Hanginizin bir konuda daha iyi olduğunu, evde kimin sözünün geçtiği gibi erk alanları oluşturursanız, çok mutsuz olursunuz evliliğinizde. Siz artık aynı tarafta bir takımsınız, birbirinize karşı duran rakipler değil. Eşinizi öne çıkartmaktan korkmayın. Bu sizin özgüveninizi gösterir. Zaten zaman içinde hanginizin hangi konuda daha iyi kararlar verip alanı daha iyi yönettiği görüleceksiniz her ikiniz de. Bunu sakın erk savaşına çevirmeyin. Evlilik bir tarafın yönettiği, diğer tarafın da devamlı biat ettiği bir birliktelik biçimi değildir.
- Evlilikteki en önemlisi ağız tadı ve huzurdur.
Bir evlilikteki mutluluk, ağız tadı ve huzurdur. Tabii ki belirli bir düzeyde maddi değerlere de ihtiyaç var, ama maddi değerler tek başına asla mutluluk getirmez. Sevgi, saygı, güven ve sağlıklı cinsellikten oluşan temel taşların üzerine mutluluk o ilişkide ancak ağız tadı ve huzur varsa inşa edilebilir.
Önümüzdeki günlerde devam edeceğiz.
Dr. Meltem KAVCAR SIRMALI
12 Aralık 2019