Bir sabah “Artık söylediklerime, yaptıklarıma devamlı dikkat edip, istemediğim programlara katılıp, sorun çıkmasın diye hep alttan almak istemiyorum, hayatımın geri kalanı bugün ve burada başlıyor.” diyerek uyandıysanız ve kendinizi hafiflemiş hissettiyseniz, takılıp kalmak yerine hayatınıza devam etmeye karar verdiniz demektir. Ama acaba kaç kişi bunu söyleyebilir ki ayrılıklarda?
Birçok insan için ayrılık ölümden kötü. Ölümde vedalaşıyorsunuz, üzülüyorsunuz, yasınızı tutuyorsunuz ve sadece siz hayatınıza devam ediyorsunuz. Ama ayrılık öyle mi? Sıklıkla hayatına devam eden partneriniz, takılıp kalan da siz oluyorsunuz.
İlişkiyi tüketene kadar ayrılmamak için savaştınız. Bitebileceğine bir türlü inanmadınız. İlişkiniz zaman zaman dayanılmaz bir hal alsa bile, partneriniz olmadan (aslında kendi başınıza) yaşama düşüncesi bile tüm dengelerinizin şaşmasına neden olsa da artık bir arada yaşayamayacağınıza siz bile ikna olmaya başladınız. “Ne olur gitme”den “Tamam, pes ediyorum”a geldiniz. Ama kendinizi hiç de iyi hissetmiyorsunuz. Partnerinizle iletişim kanallarınız kapandığında, onunla aynı mekânı artık paylaşmadığınızda kendinizi hiç de iyi hissetmez, yoksunluk duygusunu şiddetle duyumsuyorsanız, ayrılığı kayıp olarak sert bir şekilde algılıyorsunuz demektir. Böyle durumlarda süreç sarsıcı ve uzun olabilir. Kendinizi tekrar hatırlayıp hayatınız mutlu, huzurlu, doyumlu hale gelene ve hakkettiğiniz hayatı tekrar şekillendirene kadar bir zaman geçebilir.
Ayrılığın ayak sesleri çok önceden duyulmaya başlamış olsa da kulağınızı, gözünüzü kapattıysanız seslere, ayrılık gelip çattığında ne yapacağınızı bilemezsiniz. Bu süreçte ne kadar hazırlık yapmaya çalışmış da olsanız, ayrılık gerçekleştiğinde kendinizi partnerinizin yokluğu nedeniyle mutsuz ve umutsuz hissedebilirsiniz.
Bu süreçte
- Umutsuzca cevaplar ararsınız.
Neler olup bittiğini, onun ne hissettiğini ne düşündüğünü öğrenebilmek için pek de akılcı olmayan yöntemleri bile seçebilirsiniz. Partnerinizin süreç içinde ayrılığı çağrıştırmayacak söylemlerine, hareketlerine tutunup farklı anlamlar çıkartmaya çalışsanız da ilişkinizin bittiği gerçeği ile bir şekilde yüzleşirsiniz. Yüzleşmenin yarattığı olumsuzlukların eşliğinde çevrenize, ailenize, arkadaşlarınıza aslında bu ilişkinin neden bitmemesi gerektiğini anlatmaya çabalarsınız. Sanki onları ikna etmeniz ayrıldığınız partnerinize ulaşıp ayrılığı olmamış kılacakmış gibi hissedersiniz.
- İnanmak istemezsiniz, inkâr mekanizmanızı çalıştırırsınız.
Bu yaşadıklarınızın gerçek olamayacağını düşünürsünüz. Her şeyinizi koşulsuz verdiğiniz bu ilişkinin bitebilecek olması kabul edilemez bir durumdur sizin için. Ne pahasına olursa olsun ilişkinizi sürdürmek için her şeyi yapmayı göze alırsınız. Ayrılığınızın ardındaki yastan kaçınmak için elinizden geleni yaparsınız. Bu acı verici deneyimle yüzleşmemek için inkâr mekanizmanızı devreye sokar ve aslında her şeyin tekrar yoluna gireceğine dair inancınıza sımsıkı sarılırsınız.
- Her tür pazarlığı devreye sokarsınız.
Bittiğini kabul etmemek için akla gelebilecek her yöntemi kullanırsınız. En anlayışlı, en sevecen, en karışmayan, en katılımcı partner olacağınıza eminsinizdir. Aksayan ne varsa düzelteceksinizdir. Partneriniz olmadan yaşama düşüncesi o kadar katlanılmazdır ki, bu acıyı hafifletmek için ödemeniz gerektiğini düşündüğünüz tüm bedelleri ödemeye gönüllü olursunuz. Bu dönemeçte aklınız devre dışı kalır. Hedefiniz sadece acıyı hafifletmektir. Böyle dönemlerde kesinlikle hayatınız ile ilgili majör kararlar almamalısınız. Tüm sorumluluğu üstlenmeye sonuna kadar hazır olsanız bile ikili ilişkilerde herkes kendine ait yolu yürüyebilir, bu da tüm yolun ancak yarısı olabilir. Ne kadar isteseniz de çaba gösterseniz de partnerinize düşen yolu siz yürüyemezsiniz. Pazarlık süreci yalnızca kısa bir süreliğine bu acıdan kaçmanıza yardımcı olabilir. Gerçekler kaçınılmaz bir biçimde önünüze gelecektir, engel olamazsınız.
- Geri Dönüş
Acıyı tolere edemediyseniz, büyük bir ihtimalle ilişkinize geri dönersiniz partnerinizi bir şekilde ikna edip. Muhtemelen bu ilk ve tek ayrılık da değildir ilişkinizde yaşadığınız. İlişkinizi sürdürebilmek için tek başınıza çabalasanız da maalesef kaçınılmaz son bir süre sonra tekrar kendini gösterecektir. Bu döngü birkaç defa tekrar edebilir, taa ki siz artık yapacak hiçbir şey olmadığına ikna olana kadar.
- Öfke
Başlarda öfkenizi fark etmezsiniz. Ayrılık sizin için korku ve kaygılarla dolu bir bilinmezlik anlamına geliyordur. Korku ve kaygı bu süreçte öfkeyi kuvvetle örter. Siz korku ve kaygılardan arındıkça öfkenizi fark etmeye başlarsınız. Öfkenize erişebilmeye başladığınızda kendinizi daha güçlü hissettiğinizi görürsünüz. Bu süreçte öfke gözünüzdeki perdeyi kaldırır ve gerçeği görmenizi sağlar, böyle kötü bir ilişkiyi hakketmediğinizi görürsünüz. Karakterinize, yaşam, aile ve ayrılma deneyiminize bağlı olarak öfkeniz ayrıldığınız partnerinize, duruma ya da kendinize yönlenebilir. Nereye yönlenirse yönlensin, eyleme evrilmediği sürece öfke ayrılığın yas sürecinin sizi sarsıp kendinize getiren önemli bir evresidir. Size kendinizi kötü hissettiren bu ilişkiden daha fazlasını, daha iyisini, çok daha mutlusunu hakkettiğinizi hatırlatır.
- Ve Nihayet Kabul
Ne kadar erken gelirse o kadar keyifle kucak açın ve bir ödül olarak görün. Artık ayrılığı reddetmiyor, kabul ediyorsunuz. Evet istediğiniz için değil, ama olması gerektiği için. Bu noktada aklınız netleşir ve birbiriniz için doğru insan olmadığınızı görebilmeye başlarsınız. Artık birbiriniz ile hiçbir şekilde iletişimde olmamalısınız. Sadece biz istiyoruz diye hiç kimse bizim hayatımızda kalmıyor.
- Hoş geldin Umut
Ayrılıkla büyüdünüz. Doğru, bırakma konusunda sıkıntılar yaşadınız. Umutla olan ilişkiniz zedelendi. Kabulünüz arttıkça, umudun baktığınız yerde değil de başka bir alanda olduğunu görmeye başlarsınız. Kötü giden bir ilişki içinde olmaktansa, kendi hayatınıza odaklanmanın size ne kadar iyi hissettirdiğini görmeye başlayacaksınız. Güvenli alan denen aslında bizi engelleyen, sınırlayan o alanla ilgili umutlar yerine, umudunuzu tanımadığınız alanlardaki yeniliklere yönlendirmek başlarda sizi ürkütse de zamanla iyi hissettirecek, yaşam enerjinizi yükseltecektir. Partnerinizle mesafelendikçe içinizde bir yerlerde sizi kollarını açmış bekleyen umutları daha da net hissetmeye başlayacaksınız.
Ayrılığın yas süreçleri herkes için farklı gerçekleşir. Bazıları kısa sürede kendisini toparlayıp kendi hayatına dönerken bazıları da sanki bir uzuvlarını kaybetmiş gibi ağır bir toparlanma süreci geçirir. Süreçlerin uzunluğu ve derinliği kişiden kişiye farklılaşsa da ayrılık yaşayan herkes doğru ve sağlıklı ilerleyip bu sıkıntıları aşabilir. Arkadaşlarınız, aileniz ciddi bir çevresel destektir bu süreçte. Eğer süreci sert yaşıyorsanız ve arkadaşlarınızın, ailenizin desteği yeterli gelmiyorsa, bu dönemde profesyonel destek almak en doğru seçim olacaktır.
Bir ayrılığın ardından yas tutmak çok normal ve sağlıklı bir tepkidir. Yas sürecinde yürüdükçe kendiniz ve hayat hakkında çok şey öğrenirsiniz, büyürsünüz. Her bitişin yeni başlangıçları oluşturduğunu hiç aklınızdan çıkartmayın.
Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
27 Kasım 2019